KEMAL KILIÇDAROĞU.

Sevgili okurlarım, iyi yâda kötü hepimizin bir siyasi düşüncesi var.

Ve bu siyasi düşünceye uygun bir lider hoşumuza gidiyor olabilir.

Yada; Belli bir siyasi görüşten gelip, kayıtsız şartsız o partiye gönül veririz. Liderin kim olduğu önemli değildir, fikirlerimizi temsil noktasında o partinin bir neferi olarak kalırız.

Kimimizde, parti ayırt etmek size bakarak, yönetime göre partili oluruz. Ülke iyi yönetiliyorsa ve refah seviyemiz, alım gücümüz kalkınmamıza vesile oluyorsa, o partiyi destekleriz.

Asıl Konum ise bu değil, ben sizlerin bir kardeşi olarak, bu köşemde Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yazmak istiyorum.

Türk siyasetinde ender kalmış bir sahış olarak, öncelikle Sayın Kılıçdaroğlu’nu bu köşemde tebrik etmek benim bir insanlık görevim.

Dürüstlüğüne, Devlet liyakatına bir olumsuz kelam etmek bile bana (zul) düşer.

Dürüstlükten yana; Türk Siyaset tarihinin örnek bir kişiliklerinden, bir lider olarak gördüğüm Sayın Kılıçdaroğlu’nun, önümüzdeki yıllarda, eğer halktan yetki alırsa, sade yaşamı ve devlet geleneğinden gelen bürokrat olması nedenlerini de eklediğimizde, devlet işleyişinde ve devlet tasarrufunda çok değişik işlere imza atacağına şahit olabiliriz.

Diyelim ki; Bunları beceremediler,  Türk Halkının kaybedeceği bir iş olmaz. Sadece bir beş yıl kayıp yıl olur, ama ben sağlıklı düşündüğümde beş yılın kayıp olmayacağını hissediyorum.

Bu ekibin, ülkede yanlış giden çok işi düzelteceğine inancım tamdır.  Bir yıldır, 80 kusur ana başlıkta, 3000’e yakın taslak üzerinde tam mutabakatla, iktidara gelindiğinde ne yapacaklarını ve nasıl bir yol izleyeceklerini kararlaştıran bir fikir üzerinde anlaştıklarını kamuoyuna ilan ettiler.

Tu kaka zihniyeti ile yapılan bu çalışmalara bakmamak lazım.

Metal yorgunluğu bazen her kese zuhur edebilir.

Bu işin çözümü ise millettir.

Yapamazlar, edemezler türü düşünceler bana göre beyhude boş söylemdir. Yetki alırlarsa bakarız, görürüz, değerlendiririz. Ona göre de millet olarak yapabilecekleri görev veririz.

Birde sık sık sosyal medyada, Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili SGK’yı batırdı söylemlerini hepimiz duyuyoruz.

Ya Allah aşkına bir genel müdürün SGK’yı batırma ihtimali varmı? SGK bakanlığa bağlıdır. Bakanlığın genel bütçeden verdiği para ile döndürülen bir kurumdur SGK.

Kaldı ki; O yıllarda denetleme ve hesapları onaylayan kurumlar disiplinli çalışan kurumlardı. Eğer böyle bir durum olmuş olsa idi, 22 yıllık iktidar bunu topluma yüz kere deklare ederdi. Sırf karalama siyaseti ile gidilen yol, yol değildir.

Hatta o yıllarda SGK’nın bütçedeki açığının 1 milyar Tl olduğu söyleniyor. Şimdiki açıklara bakarak, komik rakam olduğu hemen ortaya çıkıyor.

Sevgili okurlarım, ben neden Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu köşeme aldığıma gelince, önce şunu açık ve net yazmak istiyorum. Aklımı ve vicdanımı kiraya vermedim, Sağlıklı düşünmek, doğru bildiklerimi konuşmak, yazmak, bizlerin asli görevidir. Benim doğru diye savunduğum düşüncelerim bir çoğuna göre de yanlış olabilir, her ferttin bir doğrusu vardır. Her ferttin doğrusu da kendinindir. Saygılar duyarım.

Önemli Not; Haftaya Sayın Cumhur Reisimiz R.Tayyip Erdoğan´ı köşeme alacağım.

Gürol ÖZTÜRK.