VE OYUN BİTTİ!

Sevgili okurlarım fındık sezonu itibari ile yazılarıma ve haberlerime kısa bir ara vermek zorunda kalmıştım.

Sizlerden bu konudan dolayı özür diliyorum.

Beni uzun süredir takip eden okurlarım çok iyi bilir.

Bundan 10 yıl önce Medya67’de köşe yazarken GAME OWER 1 ve GAME OWER 2 isimli iki köşe yazısı yazmıştım.

Bu köşelerimde cemaat yapılanmalarının dış kaynaklardan beslendiğini, ülke insanına nasıl işlendiğini, insanların nasıl masumane şekilde bu cemaatlerle bağ kurduğunu köşeme taşımıştım.

O yıllarda fetö cemaati gözde cemaatti.

Bu cemaat, ülkeyi yöneten siyasi partiye adeta kamp kurmuştu.

O yıllarda bile bu cemaatin dini şemsiye altında ülke için çok tehlikeli bir örgüt olduğunu çeşitli arkadaş toplantılarında dile getirmiştim.

O yıllarda bu sohbetleri yaptığım arkadaşlarım, bana sen hep hainsin, ülkeye dini bütün insan yetiştiriyoruz, dinini iyi bilen yöneticin olmasını istemez misin, seni bir inançsızın idare etmesi hoşuna mı giderdi şeklinde sitem ederlerdi.

Elbette, bizi yönetenin dini bütün, alnı secdeye değen, haram helalden anlayan birilerinin yönetmesini isterdim, ama siz onlardan değilsiniz dediğim de, bana, sen hainsin diye takıldıklarını bilirim.

Aradan yıllar geçti!

Ben hain değildim ama onlar güçlülerdi.

Şimdi ise hainin kim olduğu açık ve net belli oldu.
Bu cemaatle ilgili düşüncem hiç değişmemişti.

Ve ben arkadaşlarımla sohbetlerde olsun, gazetedeki köşelerimde olsun, bu cemaatin, Türk milletinin, Türk devletinin içine sızmış illegal bir yapı olduğunu anlattım.

Ve bazı yazılarımda haberlerimde bunu hep işledim.

Bu kanıya nereden vardığıma gelince;

Bunu herkes aslında biliyordu!
Paralel yapılanma Devlet içinde devlet olmuştu!
Hakim, polis, Jandarma, savcı, devlet bürokrasisi ele geçirilmişti.

Bu kurumlarda görev yapan fetöcü şahısların devletle bağı sadece devlet memuru olması idi.

Maaşı devlet veriyor, parsayı fetö topluyordu.

İşin ilginci ise;

İşi ile ilgili görevlerindeki  sadakati ise paralel ağabeyler ve imamlaraydı!

Bu illegal örgüt, devlet içinde muadili yapılanma ile devleti çalışamaz hale getirmişti.

Yada devlet içindeki bu yapılanma, fetöcü örgüte göre çalışmaya başlamıştı.

Devletin çeşitli birimlerine sızan bu hainler, paralel yapı ile ters düşen kişi yada kurumları, o bölgedeki gönüldaşları ile o bölgenin paralel imamlarına bildirip, paralel imam da devlet içindeki paralel adamları sayesinde bu masum kişilere ceza yağdırıyorlardı.

Devletin gücü adeta fetö’nün paralel yapılanma gücü olmuştu.

Bende, bu paralel yapının adli kurumuna sızmış mağdurlarından biriyim.

Ve bana güya mahkeme ile ceza veren hakim, şu an fetö örgütü üyeliğinden tutuklandı.

Daha mahkemeye girer girmez, hakimin ön yargısını hemen anlamıştım.

Ve ben arkadaşlarıma haklı olduğum bu davada kesin ceza yiyeceğim demiştim.

Beni yargılayan hakimin, bana savunma hakkı vermemesi ve kesin hükümle verilen cezaya itiraz hakkım elimden alınmıştı.

Çünkü;

Suçlu olduğu halde, beni tehdit etti diye dava eden de, davaya bakanda, paralel yapının ayrı birer üyesi idi.(ve bu davada beni tehdit etti diye şikayet edenin abisi ceza evinde yatıyor)

Korsan iş yapacaksın, korsanın haberi yapılacağı için beni tehdit etti diye mahkemeye vereceksin!

Beni yargılatacaksın!

Hakime, bu şahıs korsan iş yapıyor, bende haber yapmak için gittim,resim çekerken engellendim desem de, iki muhtarı şahit göstersem de,tehdit etmediğime dair 3 şahit dinlet semde, ceza yemekten kurtulamadım.

İşte;

Bu yapı sistemin içine öyle bir sızmıştı ki;

Bunlarla baş etmek mümkün değildi.

Bize güya cezayı devlet veriyordu, ama devlet içine sızmış hainlerin verdiği ceza devlet adına sicile işleniyordu.

Sen ne kadar doğruyu söylersen söyle fark etmezdi.

Etmedi de!

Çünkü birilerini eleştirmek, birilerinin kuyruğuna basmak hainlerin zoruna gidiyordu.

Neden dersen, çünkü devlete çöreklenen bu hainler, istediklerine kumpas yapıp kendi adamlarının önünü açacak kadar devlet içinde güçlülerdi.

Bunların ipinin çekilmesi gerekiyordu, ama bunu yapabilecek cesaretli bir devlet büyüğü lazımdı.

İşte bu büyük devlet adamı olarak, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan düğmeye bastı, ve bu örgütün nasıl vatan hainlerinin buluştuğu terör örgütü olduğunu bütün millete ispat etti.

Ben 15 temmuz akşamı Cumhurbaşkanımızın sokaklara çıkın çağrısı ile ölümü göze alarak Alaplı meydanına koştum.

Eğer bu hainler başarılı olsa idi.

Alaplı ilçede göz altına alınacakların başında ilk ben gelirdim.

Basit bir davada bile paralel tarafında olandan yana kanaat getiren hakimlerle, bu sistem ele geçmiş olsa idi, vaydı memleketin haline, vaydı bizim halimize.

ALLAH bu memleketi korudu.