HAYDİ SÖYLE!

Geçen hafta ortalarında İstanbul’a bir dizi ziyaretler yapmak için gittim.

Gezi Parkı olayların ilk patlak verdiği yeri de görmek istedim.

İstanbul halkı ne düşünüyor?

Eylemlerle ilgili halkın tepkisi nedir?

Özellikle eylemler sonrasında İstanbul halkının AK Parti’ye bakışı nedir?

Yakın bir zamanda seçim olsa İstanbul’da nasıl bir sonuç çıkar bütün bunları enine boyuna halkla istişare yapma fırsatı buldum.

Hani çok konuşan elit bir tabaka var ya!

İstanbul halkının bu elit tabakaya bakışı nasıl?

Neler düşünüyor?

Yerinde görmek iyi analiz etmek ve halkın düşüncelerini bire birde anlamak için iyi bir fırsat oldu bu seyahat.

İlk gece, Karaköy de bulunan bir restaurantta nefis bir ortamda,(ortamın nefis olması restaurantın nefisliği değil, dostların sıcaklığı)  sessiz sakin ve neşe içinde geçen yemekte sevdiğimiz dostlarımızla birlikte olduk. 

Sonrası günde abim şenol’la birlikte halkın içine karıştık.

İstanbul halkının AK Partiye desteğinin gezi parkı olayları ile birlikte daha da yükseldiğini anlamak kısa bir zamanımızı aldı.

Halkın olayların başladığı andan konuya merakı, yazılı ve görsel basından takibinin yanında, olayları başlatanlara tepkisi hala devam ediyor.

Genelde halkın düşüncesi, birkaç ağaç için kamu malına ve özel mala verilen milyonlarca lira zararın sadece ağaç tepkisinden kaynaklanmadığı yönünde. Ülkemizde havadan para kazanmaya alışmış, ve halkın oylarını hiçe sayan zihniyete inanılmaz tepki devam ediyor.

Hani elit tabakanın hep söylemleridir ya…

Fakir daha fakir oldu, zengin daha da çok zengin oluyor diye, hâlbuki elit tabakanın bu söylemlerine fakir halkın hiç itibar bile ettiği yok.

Fakir halk hala iktidardan yana tavır içinde.

Bir eli yağda, bir eli balda, konfor ve saadet içinde geçinenlerin, fakiri söylemlerle anmasına bile, fakir halkın tepkisi daha çok.

Fakir halkın, Sırça köşkten gazel okuyorlar diye tepkisi var bu elitlere.

Hele, hele sinema ve dizi artistti olup parayı çuvalla getiren, ama sorunca da biz emekçinin yanındayız diyen artist takımına fena bozuluyorlar.

Bir taksiye biniyoruz.

Taksiciye çapulcular haklı değilmi(!) diye soracak oluyorum.

Az daha sopa yemediğimiz kalıyor.

Taksici ne hakkıymış o.

Sözleri ile başladığı konuşmasında eylemcilere öfke dolu sözler söylüyor.

Taksiciler sanki söz birliği etmişçesine hepsi bu düşünce içinde.

Metrolara biniyoruz, metrobüslerle yolculuklar yapıyoruz. Burada ki insanlarla sohbet ediyoruz. Hepsi çalışmaları yerinde buluyor.

Birçoğu, hadi iktidarı değişelim, yerine kim gelecek şeklinde olumsuz görüş belirtiyorlar.

Aldığım izlenimlere göre, AK Parti İstanbul ilinde açık ara önde görünüyor.

Halkın çoğunluğu kötü işleyen işler olsa bile, genelde ülkenin iyi yöneltildiği şeklinde bir görüşe sahipler.

Bu düşüncenin böyle olmasında ise, muhalefet partilerinin çözüm üretici projeleri halka sunamamasından tutunda, halka inandırıcı söylemlerde bulunulmaması da bir başka örnek.

Halk muhalefetin AK Parti iktidarının yaptıklarını eleştirmek yerine daha iyisini biz bu şekilde yaparız söylemlerini ciddi biçimde bekliyor.

Tabiî ki bu beklenirken siyasetçinin inanırlığı ön plana çıkıyor.

Örneğin; akaryakıttan alınan yüksek vergiler, tüpgazdaki aşırı ÖTV halkın canını sıkmıyor değil. Muhalefetin bir an önce halkın önceliklerine önem vermesi ve buna göre politika geliştirip inandırıcı olması isteniyor.

Unutulmasın ki ; AKP’de 2003 yılındaki seçimi bu söylemlerle aldı.

Başbakan Erdoğan ülkede akaryakıt- vergiler- ssk primleri çok yüksek söylemleri ile iktidar oldu.

Muhalefet ise yapılan zamları aşırı fiyat artışlarını gündemden uzak tutmakla kanımca hata yapıyor.

Düşünce ve analizlerime mutlaka karşı çıkacak olacaktır.

Seçimde görürüz şeklinde görüş beyan edenlerde olacaktır.

Bende görünen köy kılavuz istemez diyerek düşüncelerimi kaleme döktüm.

Ve son sözlerimi şu şekilde noktalamak istiyorum.

 Yalansız, kandırmacısız, samimi olarak, 

“HAYDİ SÖYLE”