SİYASİ PİŞKİNLİK BU OLSA GEREK.

Uzun süredir,

Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nu yazmak istiyordum.

Nasip bu güne imiş, 21 yıldır ülkeyi Sayın R.T.E yönetiyor, bu süre içinde 10’na yakın seçim oldu.

İyisi ile, kötüsü ile bu seçimlerden hep Sayın Reisimiz galip çıktı.

Reisi diktatör olmakla suçlayan Sayın Kılıçdaroğlu’nun, biraz kendini de mukayese yapma zamanı geldi geçiyor.

Kaybedilen her seçim sonrası, farklı savunma ile sürekli o koltukta kalma çabasını nasıl açıklamalı Sayın Kılıçdaroğlu.

Demokrasi kültürü gelişmiş, Dünyadaki Sosyal Demotralarıda görüyoruz. Seçim kaybeden lider, istifa ediyor.

Heyhat ki;

Sayın Kılıçdaroğlu, kendini sosyal demokrat olarak lanse ettiği halde ve demokrasi aşığı bir lider olduğunu açıkladığı halde, istifa mekanizmasını çalıştırma işine gelince (ŞARK) kafası ile hareket ediyor.

Ortadoğuda ki totaliter rejimlerden farkı olmayan bir lider görüntüsü veriyor. İlla ben mantığı ile hareket eden bir kafa yapısına sahip olduğu açık ve net görülüyor.

Bunca seçim kaybetmiş bir liderin o koltukta bir dakika bile durmaması gerekirken, 75 yaşına gelmiş bir liderin hala seçim kazanacağım ümidi taşıması traji komik oluyor.

Tamam; Sayın Kılıçdaroğlu,nun bazılarına göre dürüstlüğüne(bana göre değil, ben bu düşüncemi kaybettim, son Ümit Özdağ’la gizli pazarlık sonrası) söz söylemek bile hatadır görüşü vardı. Bu görüş te bana göre çürüdü.

Al birine, vur ötekine misali bir durum yaşıyoruz.

Kazanmak için her şeyi mübah gören bir siyasi anlayış çizdi Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Özdağ ile yaptığı gizli anlaşma ile ortaklarına bile kazık attı işin açıkçası.

Dürüstlük bu olmamalıdır diyen bir süreç yaşattı açıkçası.

Güven duyulan bir liderden, güven duyulmayan bir liderliğe kulaç açtı. Ve  bu saatten sonra CHP kongresinde Sayın Kılıçdaroğlu kazansa bile, bir geçerliliği olmayan lider olarak kalacaktır. Ve  bana göre işin en kısa yolu, Sayın Kılıçdaroğlu, CHP’de değişimin yolunu açmalı, ve kenara çekilmelidir.

Gürol Öztürk