YANLIŞLAR VE DOĞRULAR BİRBİRİNE KARIŞTI.

Evet sevgili dostlarım.

Hepimiz bu geminin içindeyiz.

Doğru ve yanlışı bilme adına Yüce yaratan bize akıl vermiş.

Vicdan vermiş. Sevme adına da kalp vermiş.

Bunları insanoğlu üzerinde birleştirmiş.

Eğriye eğri, doğruya doğru deme aradaki yanlışı bulma adına, aklımızla, duygularımızla, vicdanımızla bizim gelişen olayları test etmemizi istemiş.

Özellikle akıl denen olguyu başımızın üzerine koymuş.

Ve bilgisayarların çekirdek işlemcisi gibi, hafıza deposu beynimizi programlamış.

Ve bu programla aklı kullanmayı, sadece bey nede bırakmamış yüce yaratan Mevla’m.

Hemen akabinde Vicdanlı düşünelim diye acıma hissi, ve acımama hissi vermiş. Bunun hemen akabinde kalplerimize de sevme, sevmeme hissi vermiş.

Sevgi ve nefreti kalplerimizde olgunlaştırmış.

Akılla düşünürken, akıl kalbe sevgi tetikletmiş.

Bunu bir örnekle açıklamamız gerekirse; İsveç’te KURAN-I KERİM yakan inançsıza hepimiz öfkelendik değil mi?

Neden? Çünkü beynimiz, inançlarımızın alçakça saldırıya tepki vermesini istiyor. Kalbimizdeki sevgi ise bir anda bu kişiye karşı nefrete dönüşüyor.

İşte insanoğlunu diğer canlılardan ayıran özellik hemen refleks gösteriyor.

Aklı kullanmak, vicdanlı düşünmek, kalple sevmek bir bütün olarak kişiliğimize yansıyor.

Bu konuyu yazmamdaki neden ise; Aklımızı ve geleceğimizi kiraya veren düşüncelerden kurtulmak ve özellikle gelişen olaylara yanlı bakma yerine, adilane bakmanın bizim elimizde olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.

Bildiğimiz halde, hala yanlışı ve doğruyu başkalarının ağzından çıkacak sözlere karşı savunmaya düşüren bir “ALGI” operasyonlarına hepimiz prim vermenin gayreti içindeyiz. O zaman bana düşen “AKLINI KİRAYA VERME DÜŞÜNCESİNE” ne zamana kadar teslim olacağız.

Yanlışa yanlış diyemeyen, doğruyu kabul edemeyen bir toplumun batması kaçınılmazdır.

Son sözlerimi noktalarken” Bizi yönetenler ve yönetmeye aday olan kim olursa olsun sorgulamamız, araştırmamız gerekmektedir. Yanlışta olsa, doğruda olsa sorgulamamız şarttır. Yüce Yaratanımız bunun için bize akıl bahşetmiş, vicdan, kalp vermiştir.” Kalbi kararan, aklını emanete vermeyen, vicdanlı düşünenlerden olmak üzere, hoş ve esen kalın.

Gürol ÖZTÜRK