ÜLKEMLE GURUR DUYUYORUM.

Bu makalemi yazmaya karar verdiğimde bütün olumsuz düşüncelerin bana yorum olarak yazılacağını biliyorum.

Biliyorum ki; Önce hayat pahalılığından başlanacak, sonrada ihalelerden tutunda bütün her yapılan olumsuz işler yorum olarak belki köşeme yağacaktır.

Ben, bir fert olarak hayat pahalılığından tutunda, ülkemde dönen her işin farkında ve bire bir yaşayan bir kişi ve düşünürüm.

Ama velakin; Yapılan güzel işleri de görüyorum.

Ve gördüğüm şu ki;

Yapılan o kadar güzel hizmetleri de görmekten gelmemek, vicdanı kapalı olmak benim tarzım değil.

Nedir bu güzel işler; Ülkemin izlediği dış politikasına bir fert olarak tam destek veriyorum.

Nedenlerim ise saymakla bitmez; Örneğin, son İsveç, Finlandiya olayı, bu bile başlı başına gurur vesilesi.

Gelelim İsrail Başkanının ülkeme gelmesine, bu büyük bir politik başarı ve zaferdir. Katil diye lanse ettiğin adam ayağına geliyor. Acaba neler değişiyor da ayağımıza kadar gelme ihtiyacı duyuyor.

Ardından Suud kralı, ülkeme geliyor. Normalde bu kadar ağır ithamdan sonra gelmesi anormal bir durum değil mi?

Demek ki ülkemin gücünü artık birileri çok iyi biliyor.

Bana diyecek olanlar, ülkeye para lazım ondan geliyorlar.

Ya az akıl, para lazım olan ülke ayağa gider, ayağına çağırmaz. Biz eskiler bilir, 3-5 milyar dolar için IMF’nin kapısında 5 bakan beklerdi.

Ayağımıza kadar getiri yo biliyorsak ülkemde bir şeyler değişiyor demek ki.

Milli Savunma Bakanımız Akar, yunan içişlerine bakanına parmak işareti ile ders veriyor.

Dünya, Türkiye’nin ürettiği silahları konuşuyor.

Ülkem, Azerbeycan da savaşın kaderini değiştiren aktör oluyor.

Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, somalide’ Katar’da askeri üsler kurup, bizde yeni Dünya düzeninde varız diye adeta meydan okuyor.

Şunu da asla unutmayalım, 2. Dünya savaşında yerle bir olmuş Almanya, bu gün ekonomik güç olarak Dünyanın tepesinde, hiç borcu olmadığı halde bütçesi fazla veren devlet. Şu da unutulmasın, bilenler bilir, Alman halkı 20 yıl sadece patates yiyerek bu güce ulaştığını tarih sayfaları yazıyor.

Biz daha 2 yılda halk olarak SOS verdik. Hayat pahalı diye. Hayatı pahalı hale getiren sebeplerde de, hata var yok diye söyleşmenin anlamı yok. Çekilecek günler varsa çekeceğiz. Başarı gelecekse sabırda edeceğiz.

Ülkem idarecilerinin, yer altı kaynaklarının halkının hizmetine sunmak yoğun bir çaba gösterdiğini hepimiz biliyoruz.

Ben hala umut içindeyim.  Bazı çalışmalar sabır ister. Sabrımızı sonuna kadar göstermek zorundayız.

Unutmayalım ki; Ülkemin birlik, bütünlük, ruhuna çok ihtiyaç duyduğu bu günlerde, düşmanda uyumuyor.

Türk’ün Osmanlı gücünden korkan zavallılar, hayat pahalılığını fırsat bilip, her zaman yaptıkları gibi rejimi devirmek, Türk’ün gücünü zayıflatmak, ülkemin yer altı, yer üstü zenginliklerini, halkının emrine sunmasını engellemek için, elinden gelen her oyuna baş vuruyorlar.

Biz halk olarak uyanık olmak zorundayız, 100 yıl bizi soyup soğana çevirdiler. Azıcık silkelenmek bile uykularını kaçırmaya yetti. Bırakalım uykuları kaçsın.

Son söz bunları yazıp günlük düşünmek bana göre olmadığı için kaleme almak için vicdanımın sesini dinlemek bana kaldı. Saygı ve sevgilerimle.

Gürol Öztürk